Şu an üzerimde yine o psikoloji var. Sınavdan birkaç gün önce başka bir sürü şeyler yapmak istemek, ders çalışmak istememek, garip bir huzur duymak çalışmamaktan. Sınavdan sonraki gün geçecek muhtemelen yine bu hisler. Stresin getirisi birtakım şeyler herhalde. Ve bu durum çok sağlıksız geliyor bana, muhtemelen de öyle. Bunlardan kurtulmaya ihtiyacım var. Bu noktada birilerinin desteğine ihtiyaç duyuyorum. Mesela aile desteğine. Ama babam öyle düşünmüyor. Önce okulu bitir diyor. Ben de ne kadar fikren ters düşsem de paramı o verdiği için uymak durumunda kalıyorum. Çünkü hayat maddiyat sonuçta. Babam aile geçindirmeye çalışıyor. Diyemem ki, sen para ver, ben okumayayım. Biraz da bu yüzden sanırım içimdeki para kazanma isteği. Bir yerden sonra salmak gerekiyor çocukları kendi ayakları üzerine. Yoksa özgüvensiz, işe yaramaz hisseden, hazırcı nesiller yetişecek. Nesiller, ülke geleceği vs. önemsediğim şeyler değil ama o bireylerin tek tek öyle oluşu, onların açısından üzüyor beni. Ben öyle olmak istemiyorum. Çocuğum da öyle olsun istemem. Çocuğumun kendi iyiliği için. İşte mesele bu son iki cümlede. Nasıl babam da benim iyiliğimi düşünüyorsa ben de çocuğumun iyiliğini kendi bakış açımdan düşünerek hareket edersem çocuğum mutlu olmayabilir. En iyisi çocuk yapmamak gibi.
Dün Yiğit hakkında konuşuyorlardı. Gece 1'de çıkıyor, 4'te geliyormuş eve. Kötü bir şeylere mi bulaşmış acaba bilmem ne... Bu çocuk 24-25 yaşında. Kaç yaşında bırakacaklar peşini. İyi bir şey değil tabi insanın peşinin bırakılması da böyle hiç güvenmemek de güzel değil. Bırak bir çocuğu, biraz yaşasın, kendi öğrensin. Tamam bazı geri dönüşü olmayan yollar var, eğer oraya girerse çıkmak zor. Peki al karşına konuş o zaman aman o kadar... Ne kadar kısıtlayabilirsin ki? Her insan bir tercih yapmalı hayatıyla ilgili. Belli sınırlar içinde yürümek zorunda bırakılmamalı. Ben tıbbı kendim seçmiş olabilirim. Bırakmayı da kendim seçebilirim. Bana gelip de "Tıbbı sen seçtin" demenin ne anlamı var? Tamam, herkesin görüşü farklıdır ama mesele kendine güvenin yitirilmesinde. Bakıyorsun ki herkes saçma buluyor kararını, diyorsun ki "Haa bu yanlış demek ki." Bu, günlük yaşamda her şey için oluyor. Yalnız yürürken gülme, konuşma, kollarını yukarda tutarak yürüme, sekerek yürüme... Yani sonuçta "normal" olmayan her şey. Böyle olunca biz aciz insanlar, ömrünü, diğer insanlar içinde sırıtmadan, farklı görünmeden, rezil olmadan sürdürmeye ve bitirmeye adıyor. İşte birbirinin aynısı, kurallar izin verdiğince farklılaşabilen insanlar çıkıyor ortaya.
Bir gün kendimden korkmadan, kendimi kabullenerek bunları okuyup belki de düzenleyecek miyim? Çok lazım gibi gelmiyor şu an, belki ilerde ihtiyaç duyarım böyle bir birleştirmeye. Bir de o kadar yazmışım, benden bir parça sonuçta bunlar. İnsan kaybolsun istemiyor. Hele ki bugünlerdeki gibi varlık mücadelesi verirken. Sanki bugünler çok kritik varoluşumda. Bir yol çizmem gereken günler. Savrulmayı kesmem gerek.
2013 ?