11 Haziran 2020 Perşembe

Kurtuluş Sonrasına Mektup



      Belki dönüp bunu okumayacağım, belki okursam yararlı değil zararlı olacak. Bunu bilmiyorum. Şu anda bana iyi gelmeyeceği de kuvvetle muhtemel. Ama topu geleceğe atıyorum bu mektubu yazıp. Gerisini gelecek düşünsün. Yani gelecekteki ben...
      Bir insan mutsuz olmak istemek duygusundan kurtulamayabilir. Çok denemesine rağmen yanlış yolları kullanması sebebiyle başaramayabilir. Beyninin derinliklerinde kaybolabilir. O insana; " Ne yapayım, kurtulmak istiyorsa kurtulsun, uğraşamam," deyip sırt çevirmeç Nasıl yardım edebilirsin bilmiyorum ama sırt çevirme. Büyük ihtimal yardım da edemezsin zaten. Onu suçlamamaya çalış yeter.
     Bir insanın bazı davranışları sana garip gelebilir, yanlış gelebilir. Hatta hisleri bile yanlış gelebilir ki hislerin yanlış olması zordur. Bu insan sevdiğin bir insansa bu yanlışları vurgulamak, bunlardan kurtulursa iyi- pardon mutlu bir insan olacağını söylemek her zaman iyi bir fikir olmayabilir. Unutma ki o insanı bu davranışlara, hislere iten bir geçmişi vardır ve bunu kontrol etmek genelde zordur.
     Bir insanın ne istediğini bilememesi, isteklerinin değişmesi, kendini bilememesi mümkündür. Ve bundan kurtulmakta zorlanması tabi. Bu onun dolandırıcı olduğunu, duygularınızla oynadığını her zaman göstermez. Evet, belki kendi mutluluğu için uğraşıyordur ve bu esnada senin de sinirini bozuyordur ama sen mutluysan ve idare etmek seni mutsuz etmeyecekse idare etmeye çalış. Çünkü zaten mutsuzlukla boğuşan -sana bunu belli etmeyebilir- karşı tarafı, senin sert tepkin daha da mutsuz edecektir. Onu sevmiyorsan sorun yok tabi...
     Bir insan seninle beraber vakit geçirmek istiyorsa ama sana karşı tavırları tuhafsa (yanında mutsuz görünüyorsa, pek konuşmuyorsa) onun seninle vakit geçirmek istemediğini, seni kandırdığını, kullandığını düşünme. Çünkü böyle olmak zorunda değil. Bazen insan sadece kendi zihninden kurtulmak için yanında güvendiği birini isteyebilir. Ne güzel, güveniyor işte sana, durduk yere güvenini sarsma.
     Unuttuysan söyleyeyim. İnsanların söylediklerini önemse. Hareketlerini değil. Öyle şeylerden çıkarım yapmaya çalışma. Yanıltıcı olabilir. Kendine çok güvenmeyen biri, seni yanıltacak ama gerçek olmayan bir beden dilini istemsiz kullanabilir. Ama ağzından çıkanlar, kötü niyetli değilse gerçektir. Sonuçta kötü niyetli insan da çoktur. Sadece güvendiklerine uygula bunu istersen.
     Evlendin mi bilmiyorum. Evlenmediysen, çocuğun yoksa dünya üzerinde sadece sen yaşıyormuşsun gibi düşün. Her şey senin için bir kurgu. Tabi bu durumda yalnız kalabilirsin. Neyse bu vakte bunu çözmüşsündür belki. Belki de ölene kadar çözemeyeceksin.
     Bir insan bütün boş zamanını düşünerek geçiriyor olabilir. Ne film izliyordur ne kitap okuyordur ne arkadaşlarıyla vakit geçiriyordur. Yapamıyordur, canı istemiyordur. Kendiyle sürekli savaş halindedir. Günlerini böyle geçirdikçe daha da kötü oluyordur. "Sen hiçbir şey yapmıyor musun olum?" deme. Ne yapmalısın bilmiyorum ama unutma ki illa bir sebep gerekmiyor. Belki arkadaş ilişkileri istediği gibi değildir çok arkadaşı olmasına rağmen. Belki düzenle ilgili bir sorunu vardır. Bunu bazen kendi de bilmez. Mutsuzdur ve düşünür sadece. Bu durumun kurtuluşunu bulamayıp beyninde kaybolabilir. Çare olamazsın belki ama bunları bil. "Olum şöyle şöyle, böyle böyle, daha niye mutsuzsun?" deme bence. "Harbiden ya, ben mutlu olmayı bilmiyorum," deyip daha mutsuz olabilir. Bazen insan çözümünü bulamadığı sebepsiz mutsuzluklara (belki de sebepli ama kendi de bilmiyor) saplanıp kalıyor işte. Bunu şımarıklık olarak nitelendirip de sırt çevirme. Sürekli sorman da rahatsız edebilir o insanı.
     Bazen sadece yanında olmana ihtiyacı olur insanların.
     O insanlara göre yaşa demiyorum sana. Sonra vicdan azabı çektirmeyeyim sana. Tabi kendi hayatın olacak. Belki bazen görüşmekten de kaçacaksınç Çünkü mutsuzluk saçar o insanlar çevrelerine. (Bunun mutsuzluğu da eklenir onlara) Ama en azından bütünden yabancılaşma onlara. Aklında bulunsun bu söylediklerim. Hatta bulunmasın. Bunu okursan şöyle bir koyarsın kafana. Kalmazsa da çok sorun değil.
     Kimseyi tam anlayabileceğini düşünme. O,kendini sana tam anlatamıyordur muhtemelen. - kendini tam bilmiyordur da- O, tam anlatsa bile kelimelerin ikinizde bıraktığı intiba illa ki farklı olacaktır. Anlamaya çalış işte. Ama, " Hah beni seni anladım, senin çözümün şu," deyip kestirip de atma.

                                                                                                      15.09.2013

       Ama dediğim gibi bunları fazla da kafana takma. Çünkü kimsenin kimseyi tam anlayamadığı gibi insanlar kendilerinin geçmişteki hallerini de anlayamayabilirler ve o zamanlar hissettiklerini unutabilirler. Bazen unutmaları da gerekir mutlu olmak için. Ben bunu yazdığım dönemde aslında kendimi iyi hissediyordum. Sadece insanlarla ilişkilerim pek istediğim gibi değildi. Kuramıyordum istediğim gibi. Tabi bu hayli önemli, zamanımızın çoğunu insanlarla geçirdiğimiz düşünülürse. Ama dediğim gibi mutluydum

                                                                                             Edit(2 dakika sonra)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder